Bu ayın kuşkusuz en önemli gelişmesi İngiltere’de yapılacak
Brexit referandumu. Referandum gününe yaklaştıkça piyasada endişelerin ve
hareketliliğin artığını görüyoruz. 23 Haziran günü yapılacak olan referandum,
Perşembe gününe denk geliyor. Referandumun sonuçlarının piyasaların açık olduğu
saatlerde belli olması piyasadaki hareketliliği de had safhaya çıkaracaktır. Önümüzde
ise iki senaryo mevcut;
İyi Senaryo: AB’de
Kalınması
İyi senaryo İngiltere’nin AB’den ayrılmaması ve mevcut
düzenin devam etmesi yönünde çıkacak sonuç olacak. Bu durumda piyasada bir
rahatlama olacağı kesin gibi. AB’de kalınması durumunda küresel ekonomideki
rahatlamayla birlikte risk iştahında da yükseliş olacaktır. Bu risk alma
eğilimi zaten bol miktarda bulunan paranın hisse senetlerine kaymasına neden
olabilir. Bu durumda Avrupa borsaları başta olmak üzere endekslerin yeniden
değer kazandığını görebiliriz.
İngiltere’nin AB’de kalmasının bir diğer önemli etkisi ise
ülkenin para birimi üzerinde olacak. Son zamanlarda Brexit endişeleriyle değer
kaybeden İngiliz Sterlini’nde, ayrılma ihtimalinin bir miktar fiyatlandığını
düşünüyorum. Bu durumda sterlinde hızlı bir toparlanma gelebilir. Özellikle bu
etkiyi Sterlin/Dolar paritesinde güçlü hissedebiliriz. İlk etapta yaşanan
yükseliş ile yukarı yönlü hareket pariteyi 1,45’in üzerine kadar taşıyabilir
.
Aynı zamanda azalan küresel risklerin bir diğer önemli
etkisi de FED’in faiz politikası üzerinde olabilir. Haziran ayını pas geçme
ihtimali oldukça yüksek olan FED’in, İngiltere’nin AB’de kalmasıyla birlikte
faiz artışı için Temmuz ayını işaret edebilir. Ancak bunu konuşabilmemiz için
Temmuz ayında açıklanacak Tarım Dışı İstihdam verisini görmemiz gerekiyor.
Kötü Senaryo: BREXIT!
Kötü senaryonun ise oldukça sıkıntılı sonuçlar doğurma
ihtimali var. Brexit’in yaşanması pek çok sorunu beraberinde getirecek. Bu
sorunların ilki ise küresel ticarete yaşanabilecek daralma olacak.
İngiltere’nin dış ticaret rakamlarına baktığımızda; AB’nin payı oldukça büyük
yer kaplıyor. İngiltere’nin 2015 yılında en fazla ihracat yaptığı ikinci ülke
%10 pay ile Almanya olurken, AB ülkelerinin toplam payı %37,3 seviyesinde.
İthalat tarafında da durum farklı değil ilk sırayı %14,8 ile Almanya alıyor. AB
ülkelerinin ithalattaki toplam payı ise %52,3 ile ithalattaki payın yarısından
fazlasını alıyor.
Brexit ile birlikte sona erecek ticaret anlaşmaları, hem
İngiltere hem de AB için oldukça büyük bir sorun oluşturuyor. Avrupa ve
İngiltere’de yaşanan ticaret daralması bölgede resesyon ihtimalini artırıyor ve
küresel riskleri oldukça yukarıya çekiyor.
Aynı zamanda İngiltere’nin AB’den ayrılması, diğer üye ülke
vatandaşlarının hükümetlerine ayrılık yönünde baskı yapmalarını beraberinde
getirebilir. Bu durumun da 1958 yılında Avrupa Ekonomik Topluluğun temelini
attığı Avrupa Birliği projesinin sona ermesine kadar gidecek bir domino etkisi
yaratması ihtimaller arasında.
Tüm bu ihtimaller ile yükselen küresel risklerin varlık
fiyatlarına da etkisi sert olabilir. İlk olarak Sterlin tarafına baktığımızda
son zamanlarda yaşanan değer kaybıyla, ihtimalin bir miktar fiyatlandığını
söyleyebiliriz. Ancak ayrılık ihtimalinin tamamının fiyatların içinde
olmadığını düşünüyorum. Brexit ile birlikte Sterlin/Dolar paritesinde satışlar
hız kazanarak 2009 seviyesi olan 1,35’lere kadar gerileyebilir. Euro’da bu
ayrılıktan payına alacaktır. Euro/Dolar’da ilk etapta 1,08’li seviyelere geri
çekilme görebiliriz.
Brexit yaşanması durumunda kazanan ise Altın ve diğer
değerli metaller olacaktır. Güvenli liman arayışıyla altına yönelen yatırımcı
talebi, ons altın fiyatlarının 1400 dolara doğru hızlı bir yol almasına neden
olabilir. Aynı zamanda Avrupa’dan kaçan yatırımcılar ABD tahvillerine
yönelerek, tahvil fiyatlarının yükselmesine neden olabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder