24 Ekim 2016 Pazartesi

Altın Fiyatlarında Düşüş Devam Edecek Mi?


Yılbaşından bu yana yatırımcısının yüzde 25’e yakın kar elde etmesini sağlayan değerli metalde son zamanlarda yaşanan gelişmeler ibrenin aşağıya dönmesine neden oldu. Yılın ilk üç çeyreğinde altın fiyatlarının yükselmesi için tüm etkenler bir araya gelerek yaşanan bu yükselişin önünü açtı. Bu nedenlerin en önemlilerini şu şekilde sıralayabiliriz. 2015’in Aralık ayında faiz artırımına giden Fed’in 2016 için dört faiz artışı planlamasına rağmen bu adımları atamaması. Çin büyümesine yönelik endişelerin yılbaşından bu yana güçlü şekilde hissedilmesi ve buna yönelik endişeler. Avrupa Merkez Bankası(ECB) ve Japonya Merkez Bankası(BoJ) gibi büyük merkez bankalarının negatif faiz politikası uygulayan ekonomilere katılması ve Brexit oylamasında ayrılık kararı çıkması ve artan belirsizlikler sarı metalin değerlenmesinde etkili oldu. Ancak son zamanlarda yaşanan gelişmeler altın fiyatlarındaki kısa vadeli görünümü değiştirmiş görünüyor.

Fed’in Aralık Ayında Faiz Artırımına Gitme İhtimali Güçleniyor

Altın fiyatlarında meydana gelen geri çekilmenin en önemli nedenlerinden bir tanesi ABD Merkez Bankası Fed’in faiz artırımına gideceği beklentileri. Beklentilerde yaşanan yükselişin kaynağı ise Fed’in faiz artırımı için dikkat edeceği iki kritik veri olan enflasyon ve istihdam piyasasında meydana gelen iyileşme. İstihdam tarafında Haziran ayında 38 bin olarak açıklanan daha sonrasında 11 bine revize edilen tarım dışı istihdam verisi sonrasındaki 4 aylık ortalama istihdamın 222 binin üzerinde olması istihdam ile ilgili sorunların azaldığını işaret eder nitelikte. Enflasyon tarafında ise petrol fiyatlarında yaşanan yükselişin ve reel ücretlerde meydana toparlanmanın etkisiyle yukarı yönlü hareket devam ediyor. Özellikle ham petrolde 50 doların üzerinde kalıcılık sağlanması durumunda Fed’in işaret ettiği yüzde 2 hedefine yakın zamanda ulaşılacak gibi görünüyor. Son gelen TÜFE verisinin yüzde 1,5 ile 2014 Kasım’dan bu yana en yüksek seviyeye ulaşması bu iyileşmeyi teyit eder nitelikte.

ABD enflasyon oranları

Merkez Bankalarının Politikalarında Değişme Sinyalleri

Altın fiyatlarında yaşanan geri çekilmenin altında yatan bir başka önemli neden ise büyük merkez bankalarının politikalarında değişme sinyallerinin gelmeye başlaması. Ekonomiyi canlandırmak amacıyla uygulamaya konulan negatif faiz politikalarının yan etkilerinin görülmeye başlanması bu politika değişikliğinin konuşulmasına neden oluyor. Bu yan etkilerden en önemlisi ise özel bankaların yaşamış olduğu sıkıntılar. Gerek Avrupa’da gerekse Japonya’da bankaların yatay getiri eğrisi sebebiyle kar elde edememeleri ve negatif faizler nedeniyle sermayelerini de korumakta güçlük çekmeleri sıkıntılarını arttırıyor.
Japonya Merkez Bankası(BoJ) bu konuda ilk adımı atarken bundan sonraki politikalarına yeni bir bakış açısıyla bakacağını gösterdi. Banka almış olduğu kararlarla bundan sonraki süreçte para politikasının amacını yüzde 2 olan enflasyon hedefini yakalamaktan getiri eğrisini kontrol etmeye çevirmiş durumda. Getiri eğrisinin kontrolü ise uzun vadeli faizlerin kontrollü şekilde yükseltmekten geçiyor. Avrupa Merkez Bankası(ECB) için de benzer dedikodular piyasada dolaşmaya başladı. Özellikle negatif faiz ortamının, zorda olan bankacılık sistemine daha da zarar vermesinin yarattığı tedirginlik bu dedikoduları beraberinde getirdi. ECB yapmış olduğu açıklamalarda bu dedikoduları yalanlasa da bundan sonraki süreçte politika değişikliğine gitmek zorunda kalabilir. Bu politika değişikliğinden altın fiyatlarının en azından ilk aşamada olumsuz etkilenmesi kaçınılmaz gibi görünüyor. Ancak uzun vadede sorunların derinleşme küresel riskleri beraberinde getireceğinden altın fiyatlarında yön terse dönebilir.

ABD Başkanlık Seçimi Anketlerinde Clinton Farkı Açıyor

Piyasanın en önemli gündem maddelerinden bir tanesi de yaklaşan ABD başkanlık seçimleri. Seçimin gerçekleşmesine sayılı günler kala başkanlık yarışı da iyice sertleşmeye hatta çirkinleşmeye başladı. İki başkan adayı da birbirinin kirli çamaşırlarını ortaya çıkarırken, Ekim ayı boyunca başkanlık yarışının en önemli kulvarlarından biri olan münazaraları(debate) takip ettik. Anketlere göre gerçekleşen üç münazarada da Clinton Trump’a karşı büyük üstünlük göstermiş görünüyor. Wall Street’ten aldığı destek ile ABD finans piyasasının istediği başkan adayı olan Clinton’ın öne çıkması doların güçlenmesine neden olurken altın fiyatlarında da geri çekilmeyi beraberinde getirdi. Seçimden Clinton’ın zaferle çıkması durumunda belirsizlikler ortadan kalkacak ve daha öngörülebilir bir siyasetçi başkan seçilmiş olacağından altının tekrar satış baskısı altına girdiğini görebiliriz. Ancak anketlerin her şeyi göstermediği tecrübesini daha önce Brexit referandumunda yaşamıştık. O yüzden dikkatli olmakta fayda var.
ABD Seçimleri


Yatırımcı Talebi Güvenli Varlıklardan Güçlenen Dolara Kayıyor

Yaşanan tüm bu gelişmeler güvenli liman niteliğindeki varlıklarda çıkışları beraberinde getirirken, yatırımlar özellikle Fed’in faiz artırımı beklentileri ile dolara kaymış durumda. Altın fiyatlarının yanında önemli bir güvenli liman varlığı olan ABD 10 yıllık tahvillerinde de faizler yukarıya gidiyor. Son zamanlarda meydana gelen yükseliş ile birlikte 200 günlük hareketli ortalama seviyesi olan 1.735’in üzerinde olan faiz oranında yükselişin devam etmesi altın fiyatlarında gelebilecek tepki alımlarını da sınırlandırabilir. Ancak unutmamız gereken bir nokta altın fiyatlamalarında her ne kadar ABD verileri önemli olsa da etkileyen tek gelişme bu değil. Çin endişelerinin tekrar geri dönmesi, Brexit görüşmelerinin başlaması ve küresel büyüme endişelerinin baş göstermesi altının bu düşüşten toparlanabileceğine işaret edebilir.  

OECD Küresel Büyüme Tahminlerini Düşürdü

Altın için tüm bu olumsuz gelişmeler yaşanırken değerli metaldeki düşüşlerin sınırlı olmasına neden olan bir gelişme olarak OECD’nin aşağı yönlü revize ettiği küresel büyüme rakamlarını söyleyebiliriz. OECD Eylül ayında yayınladığı rapora göre 2016 yılı için küresel büyüme tahminini yüzde 3’ten yüzde 2,9’a çekmiş durumda. OECD’nin tahmininin başarılı olması durumunda bu rakam 2008-2009 finansal krizinden bu yana görülen en düşük büyüme olacak. Raporda öne çıkan bir diğer önemli başlık ise küreselleşmenin durma noktasına geldiğinin belirtilmesiydi. Bu durum ülkelerin bundan sonraki süreçte daha korumacı ekonomik politikalara yönelebileceğini gösteriyor. Avrupa’da aşırı sağ partilerde yükseliş, Donald Trump gibi ekonomide daha korumacı bir siyasinin ABD başkan adayı olması ve Brexit gibi gelişmeler eğilimin bu yöne doğru kaydığını gösteriyor. Tüm bu gelişmelerin altın fiyatlarına yansıması ise değer kazanımı şeklinde olabilir. Ancak kısa sürede bu yükselişi beklemek yerine daha uzun vadeli yükseliş beklemekte fayda var.

Altın Teknik Görünüm

Fiyatların 100 günlük hareketli ortalamanın altına sarkmasıyla birlikte hızlı bir düşüş yaşayan değerli metal 1250 dolar seviyelerinde durulmuş görünüyor. Fibonacci 23,6 bölgesine gelen bu seviye ilk denemelerde güçlü destek olarak satış baskısının hızlanmasının önüne geçti. Ancak yakın zamanda yaşanacak gelişmelere baktığımızda bu destek seviyesinin aşılma olasılığı güçlü görünüyor. Bu durumda ise yeni destek olarak 1200-1180 bandı ön plana çıkıyor. Ancak küresel büyüme endişeleri, Avrupa bankacılık sektöründeki sıkıntının devam etmesi ve Brexit sürecinin hızlanmasıyla bu seviyelerde dip oluşumu görebiliriz. Uzun vade de ise ibrenin tekrar yukarı dönmesi şaşırtıcı olmayacaktır. Yukarı yönlü toparlanmalarda 100 günlük hareketli ortalama seviyesi olan 1300-1310 dolar bandı oldukça sağlam bir direnç olarak görünüyor.
Ons altında yaşanan düşüşe rağmen Dolar/TL’deki yükseliş, gram altın fiyatlarının düşmesine engel oluyor. Yükseliş trendi içerisindeki hareketine devam eden gram altında 127,00 direncinin üzerinde kalıcılık sağlanması durumunda 130,00 TL seviyesi tekrar test edilebilir. Geri çekilmelerde ise 123,00 ilk destek olurken 121,00’a yaşanabilecek düşüşler alım fırsatını beraberinde getirebilir.

altın grafik

19 Ekim 2016 Çarşamba

TCMB'nin Son Fırsatı

Bu hafta kur için oldukça kritik bir hafta olacak. Yurtdışında Fed’in faiz artırımına gitme ihtimali yükselirken yurtiçinde ise TCMB’nin vereceği kritik faiz kararını takip edeceğiz. Son 7 toplantıda da faiz indirimine giden Merkez’in yükselen kur ile bu toplantıda eli biraz daha zayıflamış görünüyor. Ancak enflasyonda yaşanan geri çekilme ve doğalgaz fiyatlarında yaşanan düşüş ile enflasyonda yaşanan geri çekilmenin devam etme eğiliminde olması, TCMB’nin 25 baz puanlık indirim için elinde bulunan kozlar. Ayrıca hükümet tarafından yapılan açıklamalara baktığımızda önümüzdeki dönemde daha çok büyüme odaklı politikaların izleneceğini söyleyebiliriz. Büyüme odaklı politikaların unsuru olarak da Merkez Bankası indirim yoluna giderek faiz koridorunda simetriyi sağlamak isteyebilir.

TCMB Faiz İndirimi İçin Bir Daha Fırsat Bulamayabilir

Öte yandan dikkate almamız gereken bir diğer konu ise TCMB’nin bundan sonraki süreçte faiz indirimi için fırsat bulamayabileceği. Son zamanlarda Fed’in özellikle Aralık ayında faiz artırımına gidebileceği beklentilerinin güç kazanması dolar/tl kurunda yeni rekorlar görmemize neden olurken, Zaman ilerledikçe beklentilerin daha da artması Merkez Bankasının bir daha indirime gitme fırsatı bulmasını zora sokuyor. Ayrıca Kasım ayında gerçekleşecek olan ABD Başkanlık seçimlerinde Hillary Clinton’ın yeni başkan olması durumunda 2017 yılında da Fed’in hızlı bir şekilde faiz artışlarına devam edeceği beklentisini beraberinde getirebilir. Tüm bu gelişmelerle birlikte TCMB elindeki bu son fırsatı değerlendirme yoluna gitmeyi tercih edecek gibi görünüyor.


Merkez Faizler Arasında Simetriyi Sağlamak İsteyebilir

Merkez Bankası’nın faiz indirimlerine başlarken hedefin faiz politikasının sadeleştirilmesi olduğunu hatırlıyoruz. Şimdiye kadar yapılan tüm indirimler faiz koridorunun üst bandından yani gecelik borç verme faiz oranından yapıldı. Merkez’in yola çıkarken hedef gösterdiği sadeleştirmeyi sağlamak adına yapılan bu 250 baz puanlık indirim, bu toplantı ile nihai simetrik ve sadeleşmiş durumuna ulaşabilir. Bunun için TCMB’nin elinde iki seçenek mevcut. Birincisi koridorun üst bandında yapılacak 50 baz puan indirim ile gecelik borç verme faiz oranını 7,75’e düşürerek 7,50 olan politika faizi ve 7,25 olan gecelik borç alma faizi arasında 7,75-7,50-7,25 simetrisini yakalamak. Ancak TCMB üst bantta 50 baz puanlık indirim yaparak kurun ateşini daha da arttırmak istemeyeceğinden, ikinci seçeneğe yönelebilir. İkinci seçenek ise üst ve alt bantlarda yapılacak 25 baz puanlık indirim. Bu indirimler ile birlikte faizler arasında 8,00-7,50-7,00 simetrisi sağlanacağından sekiz aydır devam eden sadeleştirme macerası da sonlanmış olacaktır.

USDTRY Görünüm

Yapılacak 25 baz puanlık indirimin ise kur üzerinde etkisinin sınırlı olacağını düşünüyoruz. Piyasa beklentileri dahilinde atılacak bu adım şu anda mevcut fiyatlamaların içerisine girmiş durumda gibi görünüyor. Ancak sürpriz olarak 50 baz puanlık bir indirim yapılması Dolar/TL’nin sert yükselişine sebep olabilir. Ayrıca son zamanlarda Musul operasyonunun etkisiyle birlikte artan jeopolitik riskler, başkanlık tartışmalarının tekrar canlanması terör olaylarının devam etmesi ve Moody’s’in not indiriminin etkilerinin henüz atlatılamamış olması kurda yükselişi destekliyor. Teknik olarak ise 3,10’un üzerinde kalıcılık sağlanması oldukça önemli. 3,10’un üzerinde kalıcı olunması durumunda kurun yeni hareket bandı 3,10-3,18 aralığı olabilir. Olası gevşemelerde ise ilk destek 3,07 olurken bu destek seviyesinin geçilmesi durumunda 3,0350 desteğine yaşanacak geri çekilme yeni alım fırsatlarını beraberinde getirebilir.



GARAN Teknik Görünüm

 8,75 seviyesinden başladığı yükseliş hareketini 3. haftaya da taşıyan hissede yukarı yönlü eğilim devam ediyor. Hissenin son iki gündür 10,...