Yılbaşından bu yana yatırımcısının yüzde 25’e yakın kar elde
etmesini sağlayan değerli metalde son zamanlarda yaşanan gelişmeler ibrenin
aşağıya dönmesine neden oldu. Yılın ilk üç çeyreğinde altın fiyatlarının
yükselmesi için tüm etkenler bir araya gelerek yaşanan bu yükselişin önünü açtı.
Bu nedenlerin en önemlilerini şu şekilde sıralayabiliriz. 2015’in Aralık ayında
faiz artırımına giden Fed’in 2016 için dört faiz artışı planlamasına rağmen bu
adımları atamaması. Çin büyümesine yönelik endişelerin yılbaşından bu yana
güçlü şekilde hissedilmesi ve buna yönelik endişeler. Avrupa Merkez
Bankası(ECB) ve Japonya Merkez Bankası(BoJ) gibi büyük merkez bankalarının
negatif faiz politikası uygulayan ekonomilere katılması ve Brexit oylamasında
ayrılık kararı çıkması ve artan belirsizlikler sarı metalin değerlenmesinde
etkili oldu. Ancak son zamanlarda yaşanan gelişmeler altın fiyatlarındaki kısa
vadeli görünümü değiştirmiş görünüyor.
Fed’in Aralık Ayında
Faiz Artırımına Gitme İhtimali Güçleniyor
Altın fiyatlarında meydana gelen geri çekilmenin en önemli
nedenlerinden bir tanesi ABD Merkez Bankası Fed’in faiz artırımına gideceği
beklentileri. Beklentilerde yaşanan yükselişin kaynağı ise Fed’in faiz artırımı
için dikkat edeceği iki kritik veri olan enflasyon ve istihdam piyasasında
meydana gelen iyileşme. İstihdam tarafında Haziran ayında 38 bin olarak
açıklanan daha sonrasında 11 bine revize edilen tarım dışı istihdam verisi
sonrasındaki 4 aylık ortalama istihdamın 222 binin üzerinde olması istihdam ile
ilgili sorunların azaldığını işaret eder nitelikte. Enflasyon tarafında ise
petrol fiyatlarında yaşanan yükselişin ve reel ücretlerde meydana toparlanmanın
etkisiyle yukarı yönlü hareket devam ediyor. Özellikle ham petrolde 50 doların
üzerinde kalıcılık sağlanması durumunda Fed’in işaret ettiği yüzde 2 hedefine
yakın zamanda ulaşılacak gibi görünüyor. Son gelen TÜFE verisinin yüzde 1,5 ile
2014 Kasım’dan bu yana en yüksek seviyeye ulaşması bu iyileşmeyi teyit eder
nitelikte.
Merkez Bankalarının
Politikalarında Değişme Sinyalleri
Altın fiyatlarında yaşanan geri çekilmenin altında yatan bir
başka önemli neden ise büyük merkez bankalarının politikalarında değişme
sinyallerinin gelmeye başlaması. Ekonomiyi canlandırmak amacıyla uygulamaya konulan
negatif faiz politikalarının yan etkilerinin görülmeye başlanması bu politika
değişikliğinin konuşulmasına neden oluyor. Bu yan etkilerden en önemlisi ise
özel bankaların yaşamış olduğu sıkıntılar. Gerek Avrupa’da gerekse Japonya’da
bankaların yatay getiri eğrisi sebebiyle kar elde edememeleri ve negatif
faizler nedeniyle sermayelerini de korumakta güçlük çekmeleri sıkıntılarını
arttırıyor.
Japonya Merkez Bankası(BoJ) bu konuda ilk adımı atarken
bundan sonraki politikalarına yeni bir bakış açısıyla bakacağını gösterdi.
Banka almış olduğu kararlarla bundan sonraki süreçte para politikasının amacını
yüzde 2 olan enflasyon hedefini yakalamaktan getiri eğrisini kontrol etmeye
çevirmiş durumda. Getiri eğrisinin kontrolü ise uzun vadeli faizlerin kontrollü
şekilde yükseltmekten geçiyor. Avrupa Merkez Bankası(ECB) için de benzer
dedikodular piyasada dolaşmaya başladı. Özellikle negatif faiz ortamının, zorda
olan bankacılık sistemine daha da zarar vermesinin yarattığı tedirginlik bu
dedikoduları beraberinde getirdi. ECB yapmış olduğu açıklamalarda bu
dedikoduları yalanlasa da bundan sonraki süreçte politika değişikliğine gitmek
zorunda kalabilir. Bu politika değişikliğinden altın fiyatlarının en azından
ilk aşamada olumsuz etkilenmesi kaçınılmaz gibi görünüyor. Ancak uzun vadede
sorunların derinleşme küresel riskleri beraberinde getireceğinden altın
fiyatlarında yön terse dönebilir.
ABD Başkanlık Seçimi Anketlerinde
Clinton Farkı Açıyor
Piyasanın en önemli gündem maddelerinden bir tanesi de
yaklaşan ABD başkanlık seçimleri. Seçimin gerçekleşmesine sayılı günler kala
başkanlık yarışı da iyice sertleşmeye hatta çirkinleşmeye başladı. İki başkan
adayı da birbirinin kirli çamaşırlarını ortaya çıkarırken, Ekim ayı boyunca
başkanlık yarışının en önemli kulvarlarından biri olan münazaraları(debate)
takip ettik. Anketlere göre gerçekleşen üç münazarada da Clinton Trump’a karşı
büyük üstünlük göstermiş görünüyor. Wall Street’ten aldığı destek ile ABD
finans piyasasının istediği başkan adayı olan Clinton’ın öne çıkması doların
güçlenmesine neden olurken altın fiyatlarında da geri çekilmeyi beraberinde
getirdi. Seçimden Clinton’ın zaferle çıkması durumunda belirsizlikler ortadan
kalkacak ve daha öngörülebilir bir siyasetçi başkan seçilmiş olacağından
altının tekrar satış baskısı altına girdiğini görebiliriz. Ancak anketlerin her
şeyi göstermediği tecrübesini daha önce Brexit referandumunda yaşamıştık. O
yüzden dikkatli olmakta fayda var.
Yatırımcı Talebi
Güvenli Varlıklardan Güçlenen Dolara Kayıyor
Yaşanan tüm bu gelişmeler güvenli liman niteliğindeki
varlıklarda çıkışları beraberinde getirirken, yatırımlar özellikle Fed’in faiz
artırımı beklentileri ile dolara kaymış durumda. Altın fiyatlarının yanında
önemli bir güvenli liman varlığı olan ABD 10 yıllık tahvillerinde de faizler
yukarıya gidiyor. Son zamanlarda meydana gelen yükseliş ile birlikte 200 günlük
hareketli ortalama seviyesi olan 1.735’in üzerinde olan faiz oranında
yükselişin devam etmesi altın fiyatlarında gelebilecek tepki alımlarını da
sınırlandırabilir. Ancak unutmamız gereken bir nokta altın fiyatlamalarında her
ne kadar ABD verileri önemli olsa da etkileyen tek gelişme bu değil. Çin endişelerinin
tekrar geri dönmesi, Brexit görüşmelerinin başlaması ve küresel büyüme
endişelerinin baş göstermesi altının bu düşüşten toparlanabileceğine işaret
edebilir.
OECD Küresel Büyüme
Tahminlerini Düşürdü
Altın için tüm bu olumsuz gelişmeler yaşanırken değerli
metaldeki düşüşlerin sınırlı olmasına neden olan bir gelişme olarak OECD’nin
aşağı yönlü revize ettiği küresel büyüme rakamlarını söyleyebiliriz. OECD Eylül
ayında yayınladığı rapora göre 2016 yılı için küresel büyüme tahminini yüzde
3’ten yüzde 2,9’a çekmiş durumda. OECD’nin tahmininin başarılı olması durumunda
bu rakam 2008-2009 finansal krizinden bu yana görülen en düşük büyüme olacak.
Raporda öne çıkan bir diğer önemli başlık ise küreselleşmenin durma noktasına
geldiğinin belirtilmesiydi. Bu durum ülkelerin bundan sonraki süreçte daha
korumacı ekonomik politikalara yönelebileceğini gösteriyor. Avrupa’da aşırı sağ
partilerde yükseliş, Donald Trump gibi ekonomide daha korumacı bir siyasinin
ABD başkan adayı olması ve Brexit gibi gelişmeler eğilimin bu yöne doğru
kaydığını gösteriyor. Tüm bu gelişmelerin altın fiyatlarına yansıması ise değer
kazanımı şeklinde olabilir. Ancak kısa sürede bu yükselişi beklemek yerine daha
uzun vadeli yükseliş beklemekte fayda var.
Altın Teknik Görünüm
Fiyatların 100 günlük hareketli ortalamanın altına
sarkmasıyla birlikte hızlı bir düşüş yaşayan değerli metal 1250 dolar
seviyelerinde durulmuş görünüyor. Fibonacci 23,6 bölgesine gelen bu seviye ilk
denemelerde güçlü destek olarak satış baskısının hızlanmasının önüne geçti.
Ancak yakın zamanda yaşanacak gelişmelere baktığımızda bu destek seviyesinin
aşılma olasılığı güçlü görünüyor. Bu durumda ise yeni destek olarak 1200-1180
bandı ön plana çıkıyor. Ancak küresel büyüme endişeleri, Avrupa bankacılık
sektöründeki sıkıntının devam etmesi ve Brexit sürecinin hızlanmasıyla bu
seviyelerde dip oluşumu görebiliriz. Uzun vade de ise ibrenin tekrar yukarı
dönmesi şaşırtıcı olmayacaktır. Yukarı yönlü toparlanmalarda 100 günlük
hareketli ortalama seviyesi olan 1300-1310 dolar bandı oldukça sağlam bir
direnç olarak görünüyor.
Ons altında yaşanan düşüşe rağmen Dolar/TL’deki yükseliş,
gram altın fiyatlarının düşmesine engel oluyor. Yükseliş trendi içerisindeki
hareketine devam eden gram altında 127,00 direncinin üzerinde kalıcılık
sağlanması durumunda 130,00 TL seviyesi tekrar test edilebilir. Geri
çekilmelerde ise 123,00 ilk destek olurken 121,00’a yaşanabilecek düşüşler alım
fırsatını beraberinde getirebilir.