2017 yılına ABD Merkez Bankası Fed’in vereceği faiz
kararları yön verecek. Ekonomik göstergelere baktığımızda, ABD küresel
ekonominin lokomotifi olmaya devam ediyor. Fed üyelerinin genel eğilimi de iyi
gidişatın devam edeceği yönünde. Bu eğilimi 2016 yılının son FOMC toplantısında
beklentilerine de yansıtan üyeler, 2017 yılında toplam üç faiz artışı
öngörüsünde bulunmuşlardı. Ancak Fed Başkanı Janet Yellen’ın toplantı
sonrasında yaptığı açıklamada ‘’2017’de üç faiz artırımı öngören medyan tahmin,
sadece bir kısım katılımcıların görüşlerinde değişim ile yönlendi.’’ söylemi
beklentilerin çok sağlıklı olmadığı izlenimini oluşturuyor.
Yapılan açıklamadan da anladığımız üzere 2017 yılında üç
faiz artırımına gidilme ihtimali sadece birkaç üyenin görüşlerinin değişmesi
ile sekteye uğrayabilir. Ancak 2017 yılı içerisinde görüş değişikliğinden daha
önemli gelişme Fed komite üyelerinde değişiklik yaşanacak olması. Daha önce
konuşmalarında sıkı para politikası taraftarı olan ve faiz artırımının hızlı
bir şekilde olması gerektiğini belirten üç şahin görüşlü üye, Kansas City Fed
Başkanı Esther George, Cleveland Fed Başkanı Loretta Mester ve Boston Fed
Başkanı Eric Rosengren bu seneki komitede yer almayacak. Bu üyelerin yerine
gelecek isimlerden ise sadece Philadelphia Fed Başkanı Patrick Harker daha önce
bulunduğu şahin tonda söylemlerle biliniyor. Bu durumda bu yıl karşımıza gevşek
para politikasını savunan daha güvercin bir Fed karşımıza çıkarıyor.
2017 FED’ine Trump
Damga Vuracak
Öte yandan 2017 Fed’ine, Trump’ın damga vurmasını beklemek
daha doğru bir yaklaşım olabilir. Şu ana kadarki söylemlerinde Çin para birimi
Yuan ile kıyaslama yaparken doların fazla güçlü olduğunu belirten ABD’nin yeni
başkanının, şirketlerin rekabet gücünü artırma adına doları zayıflatma
politikası izlemesi söz konusu olabilir. Ayrıca izlenecek bu politika Trump’ın
şimdiye kadar sık sık dile getirdiği büyüme odaklı politikalara da destek
olacak önemli bir silah olacaktır.
Dolar’ın güçlenmesinin önüne geçmek ise faiz politikasından
geçiyor. Trump her ne kadar başkan seçilmeden önce yapmış olduğu söylemlerde
Yellen’ı faizleri düşük tutarak, piyasada balon oluşturmakla suçlasa da
hedeflediği büyüme ve istihdam rakamlarına ulaşmak adına düşük faiz oranlarını
tercih edecektir. Bu durumda popülist söylemleriyle dikkat çeken Trump’ın,
Fed’i faiz artırmama konusunda baskı altına alabilme ihtimalini ortaya
çıkarıyor. Baskı yapabilmek adına ise Trump’ın elinde iki hamlesi mevcut.
Bunlardan ilki daha önce kullandığı sözlü saldırı yöntemi, diğeri ise Fed’in
hali hazırda boş olan iki koltuğuna kendine yakın olan yeni isimler atamak.
Trump’ın her iki yöntemi de kullanması olasılığı baskın olsa da ikinci
seçeneğin etkisi daha güçlü olacaktır.
Trump’ın atayacağı isimlerin senatodan onay almasının
ardından FOMC’de karar verici nitelikte 12 üye olacak. Trump’ın kendi
görüşlerine yakın iki aday ile birlikte bu 12 üyeden, 9’u güvercin, 2’si
ortada, bir tanesi ise şahin görüşte oluyor.
Bu durumun yaratacağı sonuç ise 2016 yılında olduğu gibi
Fed’in faiz hedefine ulaşamaması sonucunu ortaya çıkarabilir. Ancak hedeflenen
üç faiz artışı yakalanamasa da ABD’deki olumlu veri akışı ve enflasyondaki
yükseliş ile birlikte Fed’in iki faiz artırımına gitme ihtimali şu anda güçlü
seçenek olarak karşımızda. Ayrıca Avrupa’daki seçim belirsizliği ve yükselen
Çin endişelerinin tekrar canlanması dolara olan talebin artmasına neden
olabilir. Bu durumda küresel anlamda doların değer kazanması kaçınılmaz gibi
görünse de yükseliş çok sert olmayabilir.